Kısaca Hayatı
Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v) kısaca hayatı
Doğumu; 20 Nisan 571 Pazartesi günü sabaha karşı Mekke’de doğdu.
Ay takvimine göre Rebîul’evvel ayının 12. gecesidir. Efendimiz’i sevgiyle ve
şefaatini dileyerek andığımız doğum günündeki geceye Mevlid Kandili denir.
Doğduğu gece meydana gelen olaylar:
1) Kâbe içindeki putlar yıkıldı.
2) Mecûsîlerin bin yıldır söndürmeden taptıkları ateşleri
söndü.
3) İran’daki kisranın sarayından 14 burç yıkıldı.
Adı: Muhammed: Çok çok övülen, çok övülmüş, güzel huyları olan
kişi demektir. Bu ismi O’na Dedesi Abdülmuttalip vermiştir. Umarım O’nu yerde
halk, gökte Hak över demiştir. Diğer isimleri Ahmed, Mustafa’dır.
Babası: Abdullah, Kureyş Kebilesin’den, Haşimoğulları Soyun’dan.
(Abdülmuttalib’in oğlu)
Annesi: Âmine, Kureyş Kabilesin’den, Zühreoğulları Soyu’ndan.
(Vehb’in kızı)
Dedesi (Büyükbabası): Abdülmuttalip, Mekke’nin ileri
gelenlerinden. Zemzem Suyu’nun kaynağını yeniden yaptırmıştır.
Süt Annesi: Halime, Sa’doğullları Kabilesin’nden fakir bir
kadındır. Kocasının adı Hâris, Peygamberimiz’in süt kardeşi (ablası) olan
kızının adı Şeyma’dır.
Peygamberimiz(s.a.s.) sekiz aylıkken konuşur, iki yaşına
bastığında da gösterişli bir çocuk olur.
Dört yaşına kadar süt annesi Halime’nin yanında kaldı.
Beş yaşına bastığında annesi Âmine’ye teslim edildi.
Altı yaşında iken annesiyle beraber babasının kabrini ziyaret
etmek ve dayılarıyla tanışmak için Medine’ye gitti. Dönüşte annesi Âmine, Ebvâ
denilen kasabada hastalandı ve henüz kervan yola koyulmadan da vefat etti.
Hizmetçileri Ümmü Eymen O’nu alarak Mekke’ye getirdi ve dedesi Abdülmuttalib’e
teslim etti.
Sekiz yaşına kadar dedesi Abdülmuttalib’le kaldı.
Abdülmuttalip ölüm döşeğindeyken sevimli torununu, merhamet ve
şefkatine çok güvendiği fakir oğlu Ebu Talib’e emanet etti.
GENÇLİĞİ
On iki on üç yaşlarında iken amcası Ebu Talip’le bir ticaret
kervanına katılıp Suriye’ye yola çıktı. Busra denen yerde Bahira adında bir
papaz O’nun son peygamber olacağını verdiği cevaplar ve sırtında bulunan et beni
şeklindeki iki kürek kemiği arasında bulunan nübüvvet mühründen (peygamberlik
mührü) anladı. Suriye (Şam)’deki Yahudilerden endişe eden Ebu Talip, alış-verişi
Busra’da yaparak Mekke’ye döndü.
Muhammedü’l-Emin: Hiç yalan söylemediği için ve doğruluktan
ayrılmadığı için güvenilir Muhammed anlamındaki bu lâkapla çağırılmaya
başlandı.
On yedi yaşında iken Güney’e Yemen tarafına bir ticaret
kervanıyla gitti ve ticareti öğrendi.
EVLİLİĞİ VE PEYGAMBER OLANA KADAR GEÇEN HAYATI
Yirmi beş yaşında iken amcası Ebu Talip ve Hz. Hatice’nin kölesi
Meysere’nin aracılığıyla iki kez evlilik yapmış ve her defasında kocası ölmüş
olan güzel ve gösterişli bir kadın olmasından öte çok güzel ahlâkı olan kırk
yaşındaki Hz.Hatice ile evlendi.
Hz. Hatice’den 2’si erkek, 4’ü kız toplam 6 çocuğu oldu. Bu
çocukların isimleri kızları Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Zeynep, Fâtıma; oğulları
Kâsım, Abdullah’tır.
Yedinci çocuğu olan oğlu İbrahim, Habeşistan Kralı Necâşî’nin
kendisine hediye ettiği cariye (bayan köle) Mısırlı Maria’dan olmuştur.
Kızı Hz. Fâtıma, Efendimiz (a.s.)’dan 6 ay sonra vefat eder. Evli
veya bekâr olarak değişik yaşlarda ölen diğer 6 çocuğu kendisinden önce
ölür.
Hz. Fâtıma, Ebu Talip’in oğlu Hz.Ali ile evlenir ve Hz.Hasan ve
Hz.Hüseyin dünyaya gelir. Bugün Efendimiz’in soyu kızı Hz. Fâtıma’dan devam
etmektedir.
Kâbe’de bulunan ve Haceru’l-Esved (Kara Taş) denen taşı yerine
koymada ihtilâfa düşen insanlara hakemlik yaptı. Buna Kâbe Hakemliği denir.
Bugün Kâbe’nin içinde yer aldığı camiye de Mescid-i Haram denilmektedir.
Hılfü’l-Fudûl (Erdemliler Birliği)’e katılarak bir mazlumun
hakkını bir zalimin elinden alan insanlarla çalıştı.
PEYGAMBERLİĞİ
Mekke yakınındaki Nur Dağı’nda Hira Mağara’sında 610 yılının
Ramazan ayında ilk vahiy geldi ve son peygamber olduğu kendisine müjdelendi.
Kur’an, Kadir Gecesi indirilmeye başlandı.
Korkmuş, ürpermiş ve heyecanlanmış olduğu halde evine döndü. Hz.
Hatice ilk inanan kişi oldu.
İlk Müslümanlar: 1) Eşi Hz.Hatice 2) Çocuk yaştaki Hz.Ali 3)
Yakın arkadaşı Hz.Ebu Bekir 4)Hürriyetine kavuşturduğu (âzatlı) kölesi Hz. Zeyd
5) O zaman köle olan Hz.Bilâl-i Habeşî.
İslâm’a davet önce gizli gerçekleşti, sonra yakın akrabalarını
İslâm’a davet etti.
Açık davet başlayınca işkenceler de başladı. Ammâr’ın annesi
Sümeyye ve babası Yâsir işkencelere maruz kaldılar ve İslâm’ın ilk şehitleri
oldular.
Peygamber Efendimiz’in kendisine inananlara ders verdiği, beraber
ibadet ettiği, bu şekliyle İslâm’ın ilk medresesi (üniversitesi) sayılan ev
Mekke’de Erkam bin Ebi’l-Erkam’a aitti.
İslâm’a inanan 40. müslüman Hz. Ömer oldu.
Habeşistan kralı Necâşî müslümanları iyi karşıladı ve gizlice de
müsüman oldu. (Müslüman olarak da öldüğü için, Efendimiz tarafından Medine
döneminde gıyabî cenaze namazı kılındı.
Müşrikler peygamberliğin 7. yılında Peygamberimiz, müslümanlarla
ve akrabalarıyla olan bütün ilişkilerini kesme yani boykot kararı aldılar.
Onlarla konuşmadılar, ticaret yapmadılar, onları şehrin kenar bir mahallesine
sürdüler. Önemli kararları Kâbe duvarına astıkları için bu kararı da Kâbe’nin
duvarına astılar. Üç yıl sonra boykot metninin böcekler tarafından yenildiğini
görünce korktular ve boykotu kaldırdılar. Ancak sıkıntılarla geçen bu üç yıl
Efendimiz’in sevgili eşi Hz.Hatice başta olmak üzere müslümanları çok zorda
bıraktı. Hz.Hatice rahatsızlanarak vefat etti. Daha sonra da İslâm’ı kabul
etmemekle beraber sevgili yeğenini bir an olsun yalnız bırakmayan Ebu Talip
öldü. Oğlu Kâsım da aynı tarihte öldü. Tarihte bu yıla Hüzün Yılı denir.
İnsanları Allah’ın dinine davet etmek için yardımcısı Zeyd ile
gittiği Tâif şehrinde taşlandı.
Bir gece Mescid-i Haram’dan alınıp Mescid-i Aksa’ya götürüldü ve
Rabbi’nin huzuruna göğe çıkarılarak Mirac denilen hadiseyle biraz olsun
rahatlatıldı.
Medine’den Mekke’ye gelenlere İslâm’ı anlattı ve ilk yıl 6 kişi
müslüman oldu. Ertesi yıl peygamberliğin 12. yılında gelen 12 kişilik bir grup,
Mekke yakınlarında bir vadide gizlice buluşup müslüman oldu ve O’na ömür boyu
sahip çıkacaklarına söz verdiler. Söz verme demek olan bu biata, Birinci Akabe
Biatı (söz verme, sözleşmesi) denir.
Mus’ab bin Umeyr’i Medine’ye hoca olarak gönderdi. Peygamberliğin
on üçüncü yılında Medine’den Mus’ab’ın gayretleriyle müslüman olan 75 kişi geldi
ve Peygamberimiz’e bağlılıklarını ilân ettikleri İkinci Akabe Biatı gerçekleşti.
Efendimiz’i ve bütün müslümanları Medine’de koruyacaklarına söz verdiler.
HİCRETİ
Mekke’de işkenceler artınca Mekkeli Müslümanlar Medine’ye hicret
etti. Peygamberimiz de yatağına Hz. Ali’yi yatırarak yanında bir rehber ve
Hz.Ebu Bekir ile birlikte 622 yılında Medine’ye hicret etti.
622 milâdî yılı, Hicrî takvimin başlangıcı kabul edildi.
Medine’ye hicret ederken Sevr Mağarası’na sığındı. Mağaranın
ağzına bir örümceğin ve güvercinin yuva yapması onları müşriklerden korudu.
Kuba beldesine geldiğinde küçük bir mescit yaptırdı ve cuma
namazı kıldırdı. Kuba Mescidi yapılan ilk camidir.
Medine’de, bugün kabri İstanbul’da Eyüp ilçesinde bulunan Ebu
Eyyüb el-Ensarî’nin evinde 7 ay kaldı.
Mekkeli hicret eden müslümanlara muhacir, Medineli yardım eden
müslümanlara da ensar denilmiştir. Mekkelilerle Medineliler arasında muâhat
denilen ve tarihte bir benzeri daha olmayan kardeşlik gerçekleşmiştir.
Medine’de ilk iş olarak kendisinin de inşaatında bizzat çalıştığı
bir cami yaptırdı. Daha sonra yenilenen ve bugün kabrinin de içinde yer aldığı
caminin adı Mescid-i Nebî veya diğer adıyla Mescid-i Nebevî’dir.
Mescid-i Nebî’nin bitişiğinde Peygamberimiz’in evinin yanında
kendilerine Ashab-ı Suffa denilen Mekke’den gelen gençlerin bulunduğu suffa yani
odalar da bulunuyordu. Bu genç sahabîler Kur’an ve sünneti yazıyorlardı.
İhtiyaçları zengin Müslümanlar tarafından giderilen bu gençlerin tek işi ilim
öğrenmekti.
Peygamberimiz Medine’de kurduğu İslâm Devleti’nin başkanıydı.
Allah’a ve Peygamberi’ne kalbiyle iman etmediği halde diliyle
iman ettiğini söyleyen ve iki yüzlü anlamında kendilerine münafık denilen
insanlar da Medineliler arasında bulunuyordu. Münafıklar Hz. Ayşe’ye iftira da
attılar ve bu olaya ifk hadisesi denir.
Namaz kılınırken önceleri bugün Filistin devletinin sınırları
içinde yer alan Mescid-i Aksa’ya dönülürdü. Gelen bir âyetle müslümanların yeni
kıblesi Kâbe oldu.
Peygamberlerin peygamberliklerini ispatlamak için gösterdiği
olağanüstü olaylara mucize denir ve Efendimiz mucizelerinden biri olan ve şakk-ı
kamer denilen Ay’ın ikiye bölünmesi mucizesini gerçekleştirmiştir.
Aşere-i mübeşşere (müjdelenen on kişi) denilen ve dünyada iken
cennetle müjdelenenlerin isimlerini açıkladı.
624 yılında müşriklerle müslümanlar arasında olan,
Peygamberimiz’in de katıldığı ilk savaş Bedir Savaşı’dır. İslâm Dini’nin en
büyük düşmanı olma konusunda sembolü olan Ebu Cehil bu savaşta
öldürülmüştür.
625 yılında müslümanların müşrikler karşısında zor anlar
yaşadığı, onlarca şehit verdikleri ilk kanlı savaş Uhud Savaşı’dır. Hz.Hamza,
daha sonra müslüman olacak olan Vahşî tarafından bu savaşta şehit
edilmiştir.
Hudeybiye Anlaşması 628 yılında gerçekleşti.
On bin kişilik bir orduyla 630 yılında Mekke’nin fethi
gerçekleşti.
Rum (Bizans) Kralı Heraklius, Habeş Kralı Necaşî, İran Kisrası
Hürmüz ve Mısır, Gassan, Yemame gibi bazı devlet başkanlarına İslâm’a davet
mektubu gönderdi.
Yüz bin kişinin katıldığı, ölümüne yakın tarihte gerçekleşen ve
ömrünün ilk ve son haccı olan Veda Haccı’nı yaptı. Veda Hutbesi diye bilinen
meşhur hutbesini de burada okudu ve müslümanlara Allah’ın kitabı olan Kur’an’ı
ve hadis de denilen sünnetini bıraktığını söyledi.
Peygamberimiz’i sağlığında gören ve O’nun sohbetine katılmış, acı
ve sevinçleri paylaşmış olan müslümanlara sahabe, sahabî veya ashab denmektedir.
Hz. İsa’ya sağlığında inanan on kişiye de havarî denilmektedir.
Genç komutan Üsame bin Zeyd’in komuta ettiği bir orduyu Bizans
üzerine gönderdi.
8 Haziran 632 pazartesi günü öğleye doğru 63 yaşındayken (miladî
yıla göre 61 yaşında) Medine’de Mescid-i Nebî’nin bitişiğinde bulunan
Hz.Âişe’nin odasında vefat etti. Hz.Ömer, kim Muhammed öldü derse onu kılıcımla
parçalarım diye üzüntüsünü dile getirdi. Orada yıkanıp cenaze namazı kılındıktan
sonra yine aynı odada defnedildi. Türbesi aynı yerdedir. Bu sırada Bilâl-i
Habeşî ezan okumuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder